13. İbret alın

fa'tebirû yâ ulil-ebsâr

Ey basîret sâhipleri,
ibret alın!

Basiret (ulul-ebsâr) ve ibretin birlikte geçtiği üç ayete bakalım:

59:2. Ehli kitaptan inkar edenleri, ilk sürgünleri yurtlarından çıkaran O'dur. Siz onların çıkacaklarını sanmamıştınız. Onlar da kalelerinin, kendilerini Allah'tan koruyacağını sanmışlardı. Ama Allah'ın azabı, onlara beklemedikleri yerden geliverdi. O, yüreklerine korku düşürdü; öyle ki evlerini hem kendi elleriyle, hem de müminlerin elleriyle harap ediyorlardı. Ey basiret sahipleri! İbret alın.

https://www.flickr.com/photos/muzafferozak/28060909273

24:44. Allah gece ile gündüzü evirip çeviriyor. Şüphesiz bunda (hakikatı gören) gözlere sahip olanlar için mutlak bir ibret vardır.

3:13. Hiç şüphesiz karşı karşıya gelen iki toplulukta size bir âyet vardır. Onlardan biri Allah yolunda savaşıyordu, öbürü kâfirdi ve karşılarındakini göz kararıyla kendilerinin iki katı görüyorlardı. Allah da gönderdiği yardımla dilediğini destekliyordu. Gören gözleri olanlar için elbette bunda apaçık bir ibret vardır.

Ayetleri birlikte görmek için link:
https://maeyler.github.io/Kuran/frames.html#r=Ebr&r=bSr


Yorumlar

  1. Haşr Suresi 2 nci Ayet meali ( H.Basri Çantay)

    Hasan Basri Çantay Meali
    O, ehl-i kitabdan küfür edenleri ilk sürgünde yurdlarından çıkarandır. Siz çıkacaklarını sanmamışdınız. Onlar da kal'alarının (Allahın azabına) hakıykaten mâni olacağını zannetdilerdi. İşte onlara hisâba katmadıkları cihetden Allah (ın emr-ü azâbı) geliverdi. O, bunların yüreklerine korku düşürdü. Öyle ki evlerini hem kendi elleriyle, hem mü'minlerin elleriyle harab ediyorlardı. İşte ey akıl ve basıyret saahibleri, siz (bundan) ibret alın.

    Selam ve Saygılarımla
    Bilgin Mergen

    YanıtlaSil
  2. Nur Suresi (24-44): Allah, geceyi ve gündüzü döndürüp duruyor. Şüphesiz bunda basiret sahibi olanlar için bir ibret vardır.

    “Görme, idrak etme, bir şeyin iç yüzüne vâkıf olma, sezgi” gibi anlamlara gelen basîret kelimesi Kur’ân-ı Kerîm’de genel olarak “görme” anlamı yanında özellikle “hakikati keşfetme, doğru yolu tanıma, gerçeği yanlıştan ayırma yeteneği” mânalarında kullanılmış ve bu bakımdan mânevî körlük veya dalâletin zıddı olarak gösterilmiştir... (TDV İslam Ansiklopedisi)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder